Herkesin çok yorulduğu, rahatlamak ya da daha dinç hissetmek istediği zamanlar mutlaka oluyordur. Yorucu bir alışveriş sonrası, yoğun bir iş temposuna ayak uydurulması gereken zamanlar ya da herhangi bir sıkıntıya sahip olunduğunda birkaç dost ile muhabbet ederek rahatlamak istenilen anlar.. Böyle zamanlar da tabiri caizse kuru kuru geçirilmek istenmez. O zamanlar sohbet, dertleşme veya paylaşım zamanlarıdır aslında ve bu zamanlara en iyi eşlik edecek şey ise acı bir Türk kahvesi diyebiliriz. Sizi yorgun zamanlarınızda dinlendiren, sohbetlerinizi koyulaştıran ve enerjinizi düşük hissettiğinizde adeta derdinize deva olan Türk kahvesi oldukça eski bir tarihe sahiptir. Sizler için Türk kahvesi tarihi nasıl başlamıştır, hangi bölgeden tüm dünyaya yayılmıştır ve Türk kahvesi yapımı nasıl olmalıdır konularını araştırdık. Dilerseniz öncelikle o bayılarak içtiğimiz ve kahve severlerin yerini başka hiç birşeye değişmeyeceğiTürk kahvesinin nerede ve nasıl ortaya çıktığından bahsedelim.
Türk Kahvesi Tarihçesi
Araştırmalara göre kahvenin ilk çıkış yerinin Habeşistan olduğu söyleniyor. Habeşistan’ da ortaya çıkan kahve öncelikle Yemen’ e sonrasında da tüm Ortadoğu’ ya yayılarak çok sevilmiş ve yaygın bir şekilde tüketilmeye başlanmıştır. Öncelikle Osmanlı’ ya gelen ve kültürümüzün bir parçası olan Türk kahvesi ilk olarak tarihimizce tanınmış, daha sonra sevilmeye devam edilerek günümüze kadar gelmeyi ve ününü korumayı başarmıştır.
Türk Kahvesi’nin Osmanlı İmparatorluğu’ na Gelişi
Osmanlı İmparatorluğu’ nun Türk kahvesini ilk tanıyış şekli için anlatılan iki ayrı hikaye vardır. Birincisi 1554 yılında geçen bir hikayedir. Bu hikayeye göre Türk kahvesini Tük kahvesi yapan ve adları Hukm ve Şamlı Şems olan iki Halepli genç girişimci, Türk kahvesini İstanbul’ a getirerek Türk kahvesi hayranlığını başlatmış ve bu hayranlık tüm Ortadoğu’ ya yayılarak günümüze kadar devam etmiştir. Bu iki genç girişimci Türk kahvesi tarihinin başlangıcına vesile olan ve sevilmesini, tanınmasını sağlayan kişiler olarakTürk kahvesi tarihinde yer almaktadır.
Türk kahvesi için anlatılan ikinci hikaye de 1517 yılında geçmektedir. Bu hikayeye göre ise o yıllarda hüküm sürmekte olan Kanuni Sultan Süleyman’ ın Yemen’ de görevlendirdiği valinin çok beğendiği Türk kahvesini Kanuni Sultan Süleyman’ a sunması ile başlar. Yemen valisi Özdemir Paşa’ nın getirdiği ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından da oldukça beğenilen Türk kahvesi böylelikle saraya da tanıtılmış olur. Sarayda da oldukça sevilen ve tüketilmeye başlanan Türk kahvesi için cariyelere Türk kahvesi pişirme ve sunma hakkında oldukça ince dersler verilmeye başlanır. Haremdeki cariyeler Sultan’ a Türk kahvesi sunma ve doğru bir şekilde Türk kahvesiyapmak konusunda bilgiler alarak Sultan’ a özenle Türk kahvesi sunmaya başlarlar. Özdemir Paşa' nın günümüzde ailesi Ankara ve İstanbulda yaşamakta ve Demirözü soyisimleri ile hayatlarına devam etmektedir.
Anlattığımız bu iki hikaye de oldukça mantıklı fakat hangi hikaye gerçek olursa olsun çıkaracağımız sonuç, Türk kahvesi Türk toplumunca oldukça sevilmiş ve hızla tüm Ortadoğu’ ya yayılmıştır. Damak zevkimize eskilerden beri uyan ve bize içtiğimizde oldukça iyi gelen Türk kahvesi günümüzde de hala aynı etki, ün ve lezzetini korumaktadır.
İlk Açılan Kahvehane
İlk kez kahve içme yeri olarak açılan yer olan Tahtakale sayesine Türk kahvesi artık saray dışına da yayılmaya başlamış ve sevenlerinin sayısı bir hayli artmıştır. O zamanlar kitap okumak, şiir yazmak, güzel yazılar okumak, satranç ve tavla oynamak gibi etkinliklerin bol miktarda yapıldığı kahvehaneler sayesinde kahve kültürü büyük ölçüde yaygınlaşmış ve halk ile de tanışmıştır. Böylelikle hem tüm halk tarafından hem de saray tarafından oldukça sevilen Türk kahvesi bir kültür olarak da yayılmış ve özel misafirlere ikram edilmeye başlanmıştır. Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasına da bu şekilde girmeyi başarmıştır.
Türk kahvesi yapımı için öncelikle çiğ kahve çekirdekleri büyük tavalarda kavrularak dibeklerde dövülüyordu. Sonrasında ise cezvelerde pişiriliyor ve sunuluyor, ardından da en özel misafirlere özel bir içecek olarak lokum veya Osmanlıya özel şerbetler eşliğinde sunuluyordu.
Türk Kahvesi Osmanlılar’ dan Sonra Diğer Kültürlere De Yayılmaya
Türk kahvesi böyle sevilip, sevilen çok özel misafirlere sunulurken sadece Osmanlı kültürü ile sınırlı kalmamıştır. 1615 ve 1650 yıllarında Venedikli ve Marsilyalı tüccarlar sayesinde Türk kahvesi tüm dünyaya yayılmaya başlıyor. O dönemde yaşayan bir İtalyan gezgin olan Pietro Della Valle tarafından tadılan ve hayran kalınan Türk kahvesi bu gezgin tarafından çevresine anlatılıyor fakat o zamanki din ve benzeri gibi durumlar sebebiyle diğer ülkeler tarafından gizemli bir içecek olarak görülen Türk kahvesi yaygın bir şekilde tüketilmiyor, üzerine de olumlu konuşan çok fazla insan bulunmuyor.
Türk kahvesi 1969 yıllarında diplomatik ilişkiler için Paris’ gönderilen Osmanlı Sefiri Süleyman Ağa tarafından Paris sosyetesine ikram etmesi ile Türk kahvesi çok beğeniliyor ve Süleyman Ağa ile giden kahvecisi Paris’ te kalarak bir kahvehane açıyor. Bunlar daTürk kahvesinin sevilmesi ve ilgi duyulmasında önemli olaylardır fakat asıl Avrupa’ ya yayılışı ve kalıcı oluşu 1683 yılında başlamıştır. Osmanlı’ nın viyana kuşatması sırasında Viyana’ dan geri çekilirken çuvallarla orada bıraktığı 250 kg Türk Kahvesi önce Viyana tarafından ne olduğu bilinemediğinden Tuna Nehri’ ne dökülmeye karar veriliyor fakat bir ajan olan George Kolschitzki tarafından bilinerek imhası engelleniyor. Ve Türk kahvesini bilen George Kolschitzki orada bir kahvehane açarak kahve kültürünün yaygınlaşmasına en büyük katkılardan birini sağlamış oluyor. İşte bu şekilde Türk kahvesi batı ülkelerine de yayılarak sevilerek tüketilmeye başlanıyor.
Bu olayların yaşanmasına karşılık birçok ülke tarafından sahip çıkılmaya çalışılsa da bizim tarihimize ait olan eski ve eskidikçe de değerlenen bu içecek kültürümüzü yansıtmaya sürekli devam ediyor.
Türk Kahvesi Yapımı
Türk kahvesi en kaba haliyle bahsedecek olursak, çiğ kahve çekirdeklerinin kavrulması ile başlar. Kavrulan bu kahve çekirdekleri dibeklerde dövülür ya da günümüzde bazı makineler ile öğütülür ve pişirilmeye hazır hale gelir. Türk kahvesi için size önerebileceğimiz iki çeşit pişirme metodu bulunuyor. Ama bunlardan önce bakır cezve tercih etmeniz kahvenizi daha lezzetli hale getirecektir. İki kişilik Türk kahvesi için size yapımını anlatacağız.
Öncelikle kavurmadan yapılan halinden bahsedelim. İki tatlı kaşığı Türk kahvesi cezve içerisine alınarak üzerine isteğe göre şeker eklemesi yapılır. İki Türk kahvesi fincanı suyu da eklendikten sonra kahveniz ile suyunuz karışana dek yavaş yavaş ocakta pişirilmeye başlanır. Üzerinde biriken köpükler bir kaşık yardımı ile boş fincanların dibine konur ve Türk kahvesi kaynadıktan sonra fincanlara alınarak servis edilir.
İkinci bir pişirme yöntemi ise en başta cezveye eklenen Türk kahvesinin, eklenen çok az miktarda şeker ile ocakta birkaç dakika kavrularak üzerine yine yukarıdaki ölçülerde şeker ve su eklenerek yapılmasıdır. Aynı şekilde köpüğü alınır ve kaynadıktan sonra fincanlara alınarak servise hazır hale getirilir.
Türk kahvesi hazımsızlığı gideren, dinçleştiren ve şekersiz içildiğinde vücuda ciddi yararlar sağlayan ve kültürümüzü de taşıyan bir içecektir. Bunlar haricinde ise araştırmalara göre Türk kahvesi baş ağrısına ve zeka açmaya da iyi geldiği söylenen bir içecektir. Sizlere son söyleyeceğimiz şey ise Türk kahvesi tüketmenin vücuda oldukça hatırı sayılır yararları vardır fakat sert bir kahve türü olduğunu ve fazlasının zararlı olduğunu aklınızdan çıkarmayarak tüketmeniz olacaktır. Tüm Türk kahvesi severlerimize şimdiden afiyet olsun..